Selçuk Bayraktar: Kızılelma, havacılık muharebesinin geleceği (2)
SELÇUK BAYRAKTAR’A EGE ÜNİVERSİTESİ’NDE FAHRİ DOKTORA UNVANI VERİLDİ
Baykar Yönetim Kurulu Başkanı, T3 Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı ve TEKNOFEST Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Bayraktar, İzmir programı kapsamında Ege Üniversitesi’ne (EÜ) konuk oldu. Prof. Dr. Yusuf Vardar MÖTBE Kültür Merkezi’nde düzenlenen ‘Milli Teknoloji Hamlesi’ söyleşisi ve Fahri Doktora Takdimi etkinliğine, Bayraktar’ın yanı sıra İzmir Valisi Süleyman Elban, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, AK Parti İzmir milletvekilleri, Ege Üniversitesi Rektörü Necdet Budak, öğrenciler katıldı. Selçuk Bayraktar, ‘Milli Teknoloji Hamlesi’ söyleşisi kapsamında, Türkiye’nin son yıllarda özellikle savunma sanayiinde yaşanan atılımları öğrencilerle paylaştı. Söyleşinin sonunda Bayraktar’a ‘fahri doktora’ unvanı verildi.
‘ŞEHİT ANASININYÜREĞİNE SU SERPMEK İÇİN YAPILDI’
Konuşmasında bütün yollar kapalı olsa da doğru yoldan vazgeçmemenin önemine vurgu yapan Bayraktar, “İşte Baykar’ın hikayesinde aslında bunun örnekleri var. Bütün mücadelesinde bütün yollar kapalı olduğunda dahi doğrudan, dosdoğru yoldan vazgeçmemiş olması var. Ülkemizin silahlı kuvvetlerini kullanacağı terörle mücadelede önemli olacak, kritik olacak ilk insansız hava aracını geliştirmekten daha da önemlisi nasıl yaptığın. Daha da önemlisi neden yaptığın. Bu hava araçları ülkemizi tam bağımsız ve güçlü kılmak için yapıldı. Bütün bu teknoloji. Hatta bir şehit anasının yüreğine su serpmek için yapıldı” dedi.
‘ALDIĞIMIZ İLHAMLA BİR FAYDAMIZIN DOKUNMASI LAZIM DEDİK’
Konuşmasında pandemiye değinen Bayraktar, “Dünyada pandeminin sebep olduğu zatürreden insanların öldüğünü gördük. Hatta bu zatürre nedeniyle insanların solunum cihazlarına ihtiyacı oldu. Orta bir teknoloji seviyesinde olan cihazların yetmediğini gördük. Yetmeyince bir anlayış şunu yaptı; dünyada hatta yaygın bir anlayış, ‘Ben öleceksem herkes ölsün’ anlayışıyla bu cihazların satışının yasaklandığını gördük. Hatta sadece cihazın kendisi değil parçalarının da satışının yasaklandığını gördük. Bundan dolayı çok daha fazla insanın da öldüğünü gördük. Çünkü cihazları bir türlü kimse üretemez oldu. Yoğun bakımdan insanların taşıp öldüğünü gördük. Bunu modern ve gelişmiş dünyada gördük. Bizler mühendisler olarak ‘Bu seferberlikte medeniyetimizden de aldığımız ilhamla, adalet, merhamet ve iyilik değerlerimizden aldığımız ilhamla bir faydamız dokunması lazım’ diye düşündük. ‘Elimizden gelen ne olabilir’ diye düşünürken şu fikri geliştirdik. Dedik ki; ‘Ülkemizin solunum cihazlarına ihtiyacı olabilir. Bu cihazları hiçbir beklenti olmaksızın geliştirelim. Hatta mümkünse üretelim, hatta bunları bağışlayalım.’ Binlercesi de bağışlandı. Arçelik, Aselsan, Baykar ve ufak bir girişim olan Biyosis bir araya geldi. Adeta bir seferberlik ruhuyla bu cihazları en hızlı şekilde geliştirip üretmeye başladı. 15 gün içinde gece gündüz çalışarak, bir anlamda en zor şartlarda insanlar canını dişine takmış, tabii ki sağlık görevlilerinin yaptığı fedakarlığa yetişmez ama, elinden geleni insanlık için yapmaya çalışıyordu. Türkiye bu cihazları sadece o dönemde kendisi için geliştirmedi. Binlercesini ihtiyacı olan ülkelere ihraç etti. Hatta yüzlercesini bir tek solunum cihazı bile olmayan ülkelere hibe etti” diye konuştu.
‘İŞTE BU GAYRETİNİZ, O ANLAMSIZ MAKİNEYE BİLE BİR ANLAM KATIYOR’
Pandemi döneminde üretilen solunum cihazlarına ilişkin konuşmasını sürdüren Bayraktar, “Şimdi baktığınızda elektronikten, mekanikten oluşan, akış kontrolü yapan, ruhsuz, vicdansız bir makine bu aslında. Yani neresi kıymetli olabilir? İşte orada o makineye, çabaya, gayrete anlam katan şey dünyanın bir ucunda bir nefes için ona muhtaç olan mağdur insana nefes olabilmek için gayret sarf etmektir. İşte bu gayretiniz, o anlamsız makineye bile bir anlam katıyor. İnsanlığa örnek olabilecek bir mana katmış oluyor. Bütün dünya zaten şunu sorguladı. “Biz bu kadar kıymetli insan gücümüzü niye böyle ıvır zıvır işlere yönlendirdik de daha anlamlı işlere yönlendirmedik? İşte bizler de bu milli teknoloji hamlesi serüvenimizde, yeni dünyayı inşa ederken; o medeniyetimizin güçlü anlam dünyasına, mana dünyasına bakıp inşa etmemiz gerekiyor” dedi.
‘YARIŞ DEVAM EDİYOR’
Bayraktar TB3’e değinen Selçuk Bayraktar, “Bayraktar TB3 bir SİHA. Ama önemi şuradan geliyor. Dünyada kısa pist gemilerden inip kalkabilen ilk SİHA olacak. Şimdi biz bu platformu dünyaya duyurduğumuzda dünyada böyle bir proje yoktu. Biz Akıncı’yı 2019’da geliştirdiğimizde, ilk uçuşunu yaptığımızda Amerika aynı sınıftaki uçağı bizden 15 sene önce yapmıştı. Yani bir anlamda biz Akıncı’yı yaptığımızda dünyada ilk üç ülkenin arasına girdik ama Amerika’dan belki 10 yıl daha sonra yapmış olduk. Bayraktar TB3’ü ilk duyurduğumuzda dünyada hiç duyuran yoktu. Bizden bir sene sonra Amerikalılar benzer bir duyuru yaptılar. Peşinden İsrail duyurdu. Şimdi üç ülke arasında yarış devam ediyor. Türkiye, Amerika, İsrail. Bakalım ilk kim yapacak? İnşallah sizlerin de duası ile bizlere nasip olur” diye konuştu.
‘ÜNİVERSİTEMİZ SON 3 YILDA TÜBİTAK’TA EN FAZLA PROJE YAPAN ÜNİVERSİTEDİR’
Programda konuşan Ege Üniversitesi (EÜ) Rektörü Necdet Budak da “EÜ Türkiye’nin ilk kurumsal tam akreditasyon belgesi alan, öğrenci odaklılıkta Cumhurbaşkanımız tarafından birincilikle ödüllendirilen, araştırma üniversitesi unvanına sahip öncü bir üniversitedir. Yarım asrı aşkın süredir bilim yolculuğunu sürdüren üniversitemiz, ülkesinin hedef ve ideallerine katkı sağlamayı hedef almış köklü bir bilim yuvasıdır. Araştırma ve geliştirme faaliyetlerini yenilikçi adımlar atarak sürdürüyoruz. Üniversitemiz son 3 yılda TÜBİTAK’ta en fazla proje yapan üniversitedir” dedi.
Hande NAYMAN/ İZMİR,